üstümüzde ne alçak bir üçlü, önümüzde ne adi bir ajanda var. cemil çiçek ve bülent arınç başbakan yardımcısı yapılmış, ilkeleri duyularını köreltmiş eski adalet bakanı suikastten kurtulmuş da kahraman edilmiş, kürt siyasiler düzineyle gözaltına alınır olmuş, bütün erkeklerin koruculukla geçindiği köyde filmlerden çıkma bir katliam esmiş, eh haliyle de içişlerine bağlı yeni terör birimi kurulacakmış.
yine de, trde işler belli olmaz.
bakarsınız bizim memleketliler, hem islamcıların hem milliyetçilerin en aşağılıklarından kurulan bu çiçekli arınçlı koalisyonu; bunların kürtleri pataklamak uğruna askerle yaşayacakları sarmaş dolaş balayını, kucaklaştıklarında askerlerin üniforma altından tabancalarını hissettirecekleri piyesleri, ergenekonun yakıcılığını el birliğiyle söndürmek için düzenlenecek bu al-gülüm-ver-gülümlükleri bir banu güven soğukkanlılığıyla "içiniz rahat mı?" diye bile sormadan buruşturur atar.
ya da eskisi gibi, hep birden üç maymunluğa ve mağduru oynamaya devam ederken; bir taraftakiler ah ne güzeldi eskiden ne kürt vardı ne türban diye diye saylan'a balbay'a ağıt yakarak içlerini ferah tutar, dtp'liler itin götüne sokulurken "öldürün bari" demek aklından geçmeyen dündar'a bağlarken; diğer taraftakiler de hak ettikleri valiler, emniyet müdürleri ve bakanlarla birlikte, törelerine dinlerine batmışlıklarıyla, çatışmalardan tabutları dönen evlatlarını gömmeye giderler.
ben hannover eğitim ateşeliği'ne gerekli tüm belgeleri götürmüştüm. ama kağıt gelmiş, yüksek subaylığınızın tecilini gösteren belgeyi de ulaştırın diye.
yine de umutluyum aslında, ne yapalım.