19 Ağustos 2009

şunlar var

sıcak.
eskiden de böyle olurdu. her yaz birşeyler yazmaya kalkar, ne bileyim bu yaz şöyle bir öykü yazacağım falan diye aklımdan geçirir, sonra da bilgisayara "çok sıcaktı," diye başlayan kimi paragraflar tuşlardım. sanıldığının aksine, hayalgücüm pek o kadar kuvvetli değildir.
yazmak için yaz ayını seçmenin kötü bir tercih olduğunu ise bu blog vesilesiyle daha iyi anlamış oldum. yazacak şey arasam, bulamıyorum; bulsam, boşveriyorum.

c.a. notos'un son sayısına yazdığı bir yazıya f.u.'dan bir alıntıyla başlamış. şöyle:
17
Hoş karşılanmıyoruz. Hava bozuk. Boş bulunup buranın ne biçim bir yer olduğunu sorduğumuzda koyunlarından bayraklarını çıkarıp dalgalandırıyorlar. Rüzgar bile onlardan yana.

bir de şu var:
kuzgun, içinde neler var?

bir de şu:
hercules and the love affair

son olarak:
karsten harries. geçen hafta tanıştım, akademiye güvenimi bir anda zirveye ulaştırdı.

3 yorum:

  1. burayi bir foruma cevirmek tehlikesini goze alarak sunu soylemek istiyorum:
    kuzgun harbiden super sarki.

    yazin elin kaleme ermemesi hakkinda da eger bir yolunu bulursan ic anadoluya ankaraya falan gidebilirsen gayet verimli calistigini goreceksin. zaten gordugum kadariyla ankaranin turkiyede diger sehirlerle en rahat sekilde rekabete girebilecegi konu yaz havasi ve ozellikle yaz aksamlaridir. bu gozlemimi de paylasmak istedim. repleri gorelim.

    YanıtlaSil
  2. hahahaha. mardin'in yazakşamları kadar güzel oluyor mu yani uygar bey? ama geçen hafta alaçatı'daydım, yurt sathında en güzel akşamlar oradakiler olabilir, tabii rüzgarı sevene!
    bu arada bence "konuşmak", kuzgun'dan da güzel bir şarkı.

    YanıtlaSil
  3. alaçatı'ya hiç gitmedim bilmiyorum, tavsiyeni aklimda tutucam ve izmir tarafina gidersem oraya da ugriycam. mardini ise unutmustum hakkaten, benim gunes gectigi icin iki gun hasta yattigim aklimda kalmis, beynimin kaynama hissini hala unutmadim.
    sarkilara gelince o albumdeki her sarki bir sure favori sarkim oldu dogrusu. hatta martta istanbula geldigimde hep o albumu dinliyordum, oyle oluyor ki bir mekandayken orada hangi sarkiyi dinledigimi hatirliyorum. mesela otobusle sabancinin onunden gecerken -ben seni dinlemedim sen beni anlamadın- nakaratinin caldigini cok iyi hatirliyorum. bu da simdi guzel bir tesaduf oldu...

    YanıtlaSil

başka bloglar: eş dost tanıdık ve sevgi saygı çerçevesi