The Law is not only severe, ruthless, blind; at the same time, it mocks us. There is an obscene pleasure in practising the Law.
Zizek, from The Pervert's Guide to Cinema (2006)
geçen gün otobüse tepecik'ten binip çatalca'da inen iki türbanlı kadından birinin başındaki eşarbın deseni sepia ve eflatun renkli bir dünya haritasıydı. niye? nasıl? how come? hangi eşarp imalatçısı bu desende mal üretiyor, nerede satıp kimler kafasına bu eşarbı koyuyor?
cumhuriyetçi devlet politikalarının açtığı nişte mütevazı bir orta sınıf olarak yaşayagelirken 1970'lerden beri giderek hızlanan ve 2000'lerde iyice dramatik boyutlara varan bir şiddetle sosyo-ekonomik ayrıcalığını kaybedenlerin bir çeşit milliyetçi, kemalist söyleme sarılarak politize olmaları, maalesef o bildiğimiz klişe ile "çelişkileri keskinleştirmekten" öte bir işe yaramıyor. zamanında sistem mağduru olan hiçbir gruba teveccüh etmemiş, mağdurlara sırt çevirmeyi marifet saymış bir sosyo-ekonomik yığının sıra kendisine geldiğinde, öyle ya da böyle sahip olageldiği eğitim seviyesi (en temel haliyle bir modernist repertuardır bu, ve az şey değildir, keza aynı sosyo-ekonomik grubun kariyerinde "bir dakika karanlık" eylemi vardır ki, bazen harekete geçebileceğine işarettir) ile karar verme mercilerindeki ve ulusal iletişim ağlarındaki hiç de azımsanmayacak nüfuzunu kullanamamakta, düşmek üzereyken bile damdan düşmüş olanlarla empati kuramamakta. bu da, nihayetinde kemalizm'in halen sistemli ve sahici bir şekilde kendi özeleştirisini yapamaması ile ilgili.
3 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder